🦮 Bakara Suresi 11 12 13 Ayet Meali
Kuranı Kerimi anlamak, ona göre yaşayabilmek, işte bütün mesele bu. Bakara suresi 11. âyet Bayraktar Bayraklı meali: Onlara, “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın!” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edici kimseleriz” derler.
Bakarasuresi 186. ayet - Açık Kuran. Erhan Aktaş - Kerim Kur'an. Kullarım, sana, Ben'i sorarlarsa bilsinler ki Ben, yakınım. Bana dua edenin, duasına karşılık veririm. O halde onlar da Benim çağrıma uysunlar ve Bana gerçek anlamda iman etsinler ki doğru yola kavuşmuş olsunlar.
12 Elif. Lam. Mim. Allah sizlere harflerden oluşan sözlerle okuyup yazma, konuşup anlaşma kabiliyetleri bahşedip, sayısız nimetlerle donatıp, yaratılış sebebinizi de bildirip ona uygun yaşamaya davet ettikten sonra sınanmadan, yalnızca “inandık, iman ettik” demekle, kendi halinize bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz
Sadecemeal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması
yazihucurat süresi 1 cemaat ve tarİkatlarin İnanÇ ve karakterlerİ(3.yaz kur’an-i mÜbİn’İn meÂlİ(243. yazi)fetih süresi 29 cemaat ve tarİkatlarin İnanÇ ve karakterlerİ(2.yaz cemaat ve tarİkatlarin İnanÇ ve karakterlerİ(1.yaz kur’an-i
rahman-suresi-19-20-ayetler.html. Aralarında bir engel vardır;birbirinin sınırını aşamazlar. " ( Rahman 19 - 20) ayetini izah etmektedir. Ayetin anlamı şudur: Tatlı denizi ve acı denizi salıverdi. 14 Ağustos 2008. Deizm: Rahman Suresi 19-20. Ayetler Kurtubi Tefsiri.
BakaraSuresi'nin 255. ayeti, Müslümanlar için büyük önem arz eder ve bu ayet Ayet-el Kürsi şeklinde anılır. Ayet Medine'de inmiştir ve birçok faziletinin ve koruyucu özelliğinin olduğuna inanılır. Ayet, adını ayetin içinde geçen ve "taht, hükümranlık, ilim, kudret" gibi anlamlara gelen kürsî kelimesinden alır ve içeriğinde Allah'ın kendisine has bazı
Kuranı Kerimin birçok ayetinde de geçtiği üzere her nefis ölümü tadacaktır.Bakara Suresi 3. Ayetinin Meali (Anlamı): Ki onlar gaybe iman eder, namazı dosdoğru kılar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden harcarlar. Bakara Suresi 3. Ayetinin Tefsiri: Müttakîlerin birinci vasfı gaybe iman etmeleridir.
BAKARASURESİ 12. ayet meali karşılaştırmalı oku, BAKARA SURESİ 12. ayet ne anlama geliyor 40dan fazla hocanın meallerini oku. Kuran Mealleri KuranMealleri.net, Kutsal Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in yüce hakikatlerini Kur’an’ın ruhuna uygun olaraksizlere ulaştıran, onlarca farklı hocanın mealinden bu konuda hiçbir
Meali Kerim ile Kuran-Kerim surelerinin Türkçe meali kolaylıkla okuyabilir, Kuran-ı Kerim Meali içinde arama yapabilirsiniz ve fihristten aradığınız konulardaki tüm ayetleri bulabilirsiniz. 75 ayet 9 التَّوْبَةِ Tevbe Suresi 129 ayet 10 يُونُسَ Yunus Suresi 109 ayet 11 هُودٍ Hûd Suresi 123 ayet 12
BAKARASURESİ 13. ayet meali oku, Bakara Suresi suresi 13. ayet Bayraktar Bayraklı meali oku, BAKARA SURESİ 13. ayeti arapça oku, BAKARA SURESİ 13.
BAKARASURESİ 13. ayet meali oku, Bakara Suresi suresi 13. ayet Celal Yıldırım meali oku, BAKARA SURESİ 13. ayeti arapça oku, BAKARA SURESİ 13. meali için Celal Yıldırım mealini oku
2KIe. Meal Ayet Arapça وَقَالُوا كُونُوا هُودًا اَوْ نَصَارٰى تَهْتَدُواۜ قُلْ بَلْ مِلَّةَ اِبْرٰه۪يمَ حَن۪يفًاۜ وَمَا كَانَ مِنَ الْمُشْرِك۪ينَ Türkçe Okunuşu * Ve kâlû kûnû hûden ev nasârâ tehtedûk kul bel millete ibrâhîme hanîfâens vemâ kâne mine-lmuşrikîne 1. Ömer Çelik Meali Yahudiler “yahudi olun”, hıristiyanlar da “hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” derler. De ki “Hayır! Biz, tek Allah’a inanan ve hiçbir zaman müşriklerden olmayan İbrâhim’in dinine uyarız.” 2. Diyanet Vakfı Meali Yahudiler ve hıristiyanlar müslümanlara Yahudi ya da hıristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız, dediler. De ki Hayır! Biz, hanîf olan İbrahim'in dinine uyarız. O, müşriklerden değildi. 3. Diyanet İşleri Eski Meali "Yahudi veya Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız" dediler. "Doğruya yönelmiş olan ve Allah'a eş koşanlardan olmayan İbrahim'in dinine uyarız" de. 4. Diyanet İşleri Yeni Meali Yahudiler “Yahudi olun ve Hıristiyanlar da "Hıristiyan olun ki doğru yolu bulasınız” dediler. De ki “Hayır, hakka yönelen İbrahim’in dinine uyarız. O, Allah’a ortak koşanlardan değildi.” 5. Elmalılı Hamdi Yazır Meali Bir de "yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız." dediler. Sen onlara de ki "Hayır! Hanif olarak hakka tapan İbrahim'in dinine uyarız ki, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı." 6. Elmalılı Meali Orjinal Meali Bir de Yehud veya Nasara olun ki hidayet bulasınız dediler, de ki hayır, hakperest hanif olarak İbrahim milleti ki o hiç bir zaman müşriklerden olmadı 7. Hasan Basri Çantay Meali Yahudî ve Hıristiyanlar Müslümanlara Yahudî veya Nasraanî olun ki doğru yolu bulasınız» dediler. De ki Habîbim Hayır, biz muvahhid Allah'ı bir tanıyarak ve müslim olarak İbrâhîmin dîni n deyiz. O, Allaha eş tutanlardan değildi». 8. Hayrat Neşriyat Meali Onlar “Yahudi veya hristiyan olun ki doğru yolu bulasınız!” dediler. Ey Resûlüm! De ki “Hayır! Biz Hanîf hakka yönelmiş olan İbrâhîm'in dînine tâbi' oluruz. Çünki o, sizin gibi müşriklerden değildi.” 9. Ali Fikri Yavuz Meali Yahûdî ve Hristiyanlar, Müslümanlara şöyle dediler “- Bizim dinimize girip Yahûdi veya Hristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız.” Habibim sen de ki “- Hayır, biz hak yol üzere bulunan Hazreti İbrahim'in dinindeyiz. O, hiç bir zaman müşriklerden Allah'a ortak koşanlardan olmadı.” 10. Ömer Nasuhi Bilmen Meali Ve dediler ki Yahudi veya Nasranî olunuz ki hidâyete ermiş olasınız» De ki Biz Hanîf olarak İbrahim'in milletine tâbi bulunmaktayız. O, müşriklerden değildir.» 11. Ümit Şimşek Meali Bir de “Yahudi veya Hıristiyan olun da doğru yolu bulun” dediler. De ki Doğrusu, biz bâtıl dinlerden uzaklaşıp hakka yönelen İbrahim'in dini üzereyiz. O hiçbir zaman müşriklerden olmadı. 12. Yusuf Ali English Meali They say "Become Jews or Christians if ye would be guided To salvation." Say thou "Nay! I would rather the Religion of Abraham the True, and he joined not gods with Allah." Sadece meal okumak ile Kur'ân-ı Kerim'in bir çok âyetinin anlaşılması mümkün değildir. Mutlaka bir tefsire başvurulması gerekir. Bakara Sûresi 135. ayetinin tefsiri için tıklayınız * Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için sitemize eklenmiştir.
وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ لاَ تُفْسِدُواْ فِي الأَرْضِ قَالُواْ إِنَّمَا نَحْنُ مُصْلِحُونَVe-iżâ kîle lehum lâ tufsidû fi-l-ardi kâlû innemâ nahnu muslihûne1ve izâve o zaman, olunca2kîle lehumonlara ….. denildi3lâ tufsidûfesat çıkartmayın8muslihûneıslâh ediciler, ıslâh edenlerDiyanet işleri Bakara/11 ayet mealiBunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” Hamdi Yazır Bakara/11 ayet mealiElmalılı Hamdi YazırHem bunlara yer yüzünü fesada vermeyin denildiği zaman biz ancak ıslahcılarız derlerSuat Yıldırım Bakara/11 ayet mealiSuat YıldırımNe zaman onlara "Yeryüzüne fesat saçmayın!" denilse "Biz sadece barışçıyız, ortalığı düzeltmekten başka işimiz yok!" derler.
وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ وَمَا تُقَدِّمُواْ لأَنفُسِكُم مِّنْ خَيْرٍ تَجِدُوهُ عِندَ اللّهِ إِنَّ اللّهَ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ Ve ekîmus salâte ve âtûz zekâtzekâte, ve mâ tukaddimû li enfusikum min hayrin tecidûhu indallâhindallâhi innallâhe bi mâ ta’melûne basîrbasîrun. ve ekîmu ve gereği üzere yerine getirin, kılın es salâte salat, namaz ve âtû ve verin ez zekâte zekât ve mâ tukaddimû ve takdim ettiğiniz, sunduğunuz şey li enfusi-kum nefsleriniz için, kendiniz için min hayrin hayırdan bir şey, bir hayır tecidû-hu onu bulursunuz inde allâhi Allah'ın katı inne muhakkak allâhe Allah bi mâ şeye ta'melûne yaptıklarınız şeylerden basîrun hakkıyla gören Abdulbaki Gölpınarlı Namaz kılın, zekât verin. Kendiniz için; Önceden ne hayırda bulunursanız onu, Allah katında bulursunuz. Şüphe yok ki Allah, yaptıklarınızı görür. Abdullah Parlıyan Namazınızda dikkatli ve devamlı olun, arındırıcı mali yükümlülüğünüz olan zekatı verin. Çünkü kendiniz için önceden yaptığınız her iyiliği Allah katında mutlaka bulacaksınız. Unutmayın! Allah bütün yaptıklarınızı görür. Adem Uğur Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür. Ahmed Hulusi Siz salâtı ikame edin Allâh'a yönelişinizi zâhiren ve bâtınen hakkıyla yapın ve zekâtı verin Allâh'ın size ihsanından bir kısmını karşılıksız paylaşın ihtiyacı olanlara. . . Ne hayır yaparsanız, Allâh indînde beyninizin derunundaki Esmâ hakikati boyutunda onu bulursunuz. . . Muhakkak ki Allâh varlığınızı oluşturan Esmâ'sıyla Basıyr'dir yaptıklarınıza. Ahmet Tekin Namazları âdâbına riayet ederek aksatmadan kılın. Vicdanınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâtı verin. Önceden kendiniz ve birbiriniz için yaptığınız hayırların, iyiliklerin tamamını Allah katında bulacaksınız. Allah işlediğiniz amelleri biliyor, görüyor. Ahmet Varol Namazı kılın ve zekatı verin. Kendiniz için önceden ne gönderirseniz Allah katında onu bulursunuz. Allah, yaptıklarınızı görmektedir. Ali Bulaç Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir. Ali Fikri Yavuz Namazı, gereği gibi kılın, zekâtı verin ve hayır işlerden nefisleriniz için önden her ne gönderirseniz, Allah katında onun sevabını bulursunuz. Şüphesiz Allah, bütün yaptıklarınızı görücü ve karşılığını vericidir. Ali Ünal Siz, namazı bütün şartlarına riayet ederek, vaktinde ve aksatmadan kılmaya ve zekâtı da tastamam vermeye bakın. Bizzat kendiniz için bugünden yarına ve Âhiret’e her ne hayır gönderirseniz, Allah katında onu eksiksiz bulursunuz. Hayır, şer her ne yapıyorsanız, her ne ile meşgulseniz, Allah mutlaka hepsini en iyi şekilde görmektedir. Bayraktar Bayraklı Namazı kılınız, zekâtı veriniz, yaptığınız her iyiliği Allah katında bulacaksınız. Şüphesiz ki Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür. Bekir Sadak Namazi kilin, zekati verin, kendiniz icin onden gonderdiginiz her hayri Allah katinda bulacaksiniz. Allah yaptiklarinizi suphesiz gorur. Celal Yıldırım Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için önceden ne gibi bir hayr gönderirseniz Allah katında onu bulacaksınız; şüphesiz ki Allah işlediklerinizi çok iyi görüp bilir. Cemal Külünkoğlu Namazınızda dikkatli ve devamlı olun, zekâtı verin mali yükümlülüğünüzü yerine getirin. Çünkü kendiniz için önceden yaptığınız her iyiliği Allah katında mutlaka bulacaksınız. Unutmayın ki Allah bütün yaptıklarınızı görendir. Diyanet İşleri eski Namazı kılın, zekatı verin, kendiniz için önden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulacaksınız. Allah yaptıklarınızı şüphesiz görür. Diyanet Vakfi Namazı kılın, zekâtı verin, önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür. Edip Yüksel Namazı gözetin, zekatı verin. Kendiniz için yapıp gönderdiğiniz her iyiliği elbette ALLAH katında bulacaksınız. ALLAH yaptığınız her şeyi görür. Elmalılı Hamdi Yazır hem namazı doğru kılın ve zekâtı verin, nefsileriniz için her ne hayır da takdim ederseniz Allah yanında onu bulursunuz, her halde Allah bütün yaptıklarınızı görüyor Erhan Aktaş Salâtı ikâme edin ve zekâtı Kendiniz için her ne iyilik yaparsanız onu Allah katında bulacaksınız. Kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızı görmektedir. 1- İbadete layık yegâne ilah olarak Allah’a inanın; kulluğu, Allah’a yönelmeyi, dua ve ibadeti şirkten arındırılmış bir bilinçle ve arınmış, temizlenmiş, arı duru hale gelmiş bir benlikle yapın; yardımlaşmayı, destek olmayı canlı ve diri tutun. Gültekin Onan Namazı gözetin / dosdoğru kılın, zekatı verin. Önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Tanrı katında bulacaksınız. Kuşkusuz Tanrı yaptıklarınızı görendir. Hakkı Yılmaz Ve siz, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun] ve zekâtı/vergiyi verin! Kendiniz için önceden her ne iyilik yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir. Harun Yıldırım Namazı dosdoğru kılın ve zekâtı için hayırdan ne gönderirseniz, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir. Hasan Basri Çantay Namazı dosdoğru kılın, zekât verin, kendiniz için önden ne hayır yollarsanız Allah katında onu bulacaksınız. Şüphesiz Allah ne yaparsanız kemâliyle görücü ve ona göre mükâfatını verici dir. Hayrat Neşriyat Namazı hakkıyla edâ edin ve zekâtı verin! Hem kendiniz için hayır ve hasenât dan ne takdîm eder hazırlarsanız, Allah katında onu bulursunuz. Şübhesiz ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla görendir. İbni Kesir Namazı kılın, zekatı verin, kendiniz için önceden ne yollarsanız, onu Allah katında bulursunuz. Şüphesiz ki Allah, yaptığınızı hakkıyla görendir. İskender Evrenosoğlu Ve, namazı ikâme edin kılın, ve zekâtı verin. Nefsleriniz için hayır olarak ne takdim ettiniz sundunuz ise , onu Allah'ın indinde bulursunuz. Muhakkak ki Allah, amellerinizi en iyi görendir. Kadri Çelik Namazı kılın ve zekâtı verin. Kendiniz için önden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulacaksınız. Allah yaptıklarınızı şüphesiz görendir. Mehmet Ali Eroğlu Artık namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; evvelce ne hayır takdim ederseniz Rab olan Allah'ın katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı görür. Mehmet Okuyan Namazı kılın, zekâtı verin! Kendiniz için önceden ne tür bir iyilik sunarsanız, Allah katında onu bulacaksınız. Şüphesiz ki Allah yapmakta olduklarınızı görendir. Muhammed Celal Şems Namazı hakkıyla ve dosdoğru kılın, zekât verin. Kendiniz için hangi iyiliği öne çıkarırsanız, onu Allah Katında da bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görür. Muhammed Esed Namazınızda dikkatli ve devamlı olun, arındırıcı mali yükümlülüğünüzü yerine getirin, çünkü kendiniz için önceden yaptığınız her iyiliği Allah katında mutlaka bulacaksınız Unutmayın, Allah bütün yaptıklarınızı görür. Mustafa Çevik 109-110 Kitap ehlinden birçoğu da, Peygamber ve Kur’an ile yapılan davetin gerçek olduğunu bilip anlamasına rağmen, içlerindeki kıskançlıklarından dolayı mü’minleri imanlarından vazgeçirmeye çalışırlar. Allah’ın onlarla ilgili emri size gelinceye kadar onlara ilişmeyip, kendi hallerine bırakın. Unutmayın ki her şeyin tek doğrusunu yalnızca Allah bilir ve O her şeye kâdirdir. Ey mü’minler! Müşrik ve kâfirlerin yaptıkları saldırılar ve iftiralar karşısında gevşemeyip yılmadan, taviz vermeden direnin ve Allah’a sığının. Namazınızı bilinçle, devamlı kılın, zekâtı verin. İyi bilin ki bu davranışlarınızın Allah katında mükâfatını bulacaksınız. Allah bütün yaptıklarınızı görüp, bilmektedir. Mustafa İslamoğlu Namazı istikametle kılın, zekatı gönülden gelerek verin. Unutmayın Kendiniz için ne hayır yaparsanız Allah'ın katında onu mutlaka bulursunuz. Çünkü Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir. Ömer Nasuhi Bilmen Ve namazı dosdoğru kılın, zekâtı da verin, nefisleriniz için evvelce hayırdan her ne gönderirseniz onu Allah indinde bulursunuz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ işlediğiniz şeyleri tamamiyle görücüdür. Ömer Öngüt Namazı kılınız, zekâtı veriniz. Kendiniz için önceden gönderdiğiniz her hayrı Allah katında bulursunuz. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı görmektedir. Şaban Piriş -Namazı kılın, zekatı verin, kendiniz için önden ne hayır yollarsanız Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah yaptıklarınızı en iyi görendir! Sadık Türkmen Namazı gereği gibi kılın, Zekatı çalışıp üreterek verin. Kendiniz için her ne iyilik önceden gönderirseniz, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür. Seyyid Kutub Namazı kılın, zekâtı verin, kendi hesabınıza önceden gönderdiğiniz her iyiliği Allah katında bulursunuz. Hiç şüphesiz Allah yaptıklarınızı görür. Suat Yıldırım Namazı hakkıyla eda edin, zekâtı verin. Dünyada hayır olarak ne yapıp gönderirseniz, mutlaka onun mükâfatını âhirette Allah katında bulursunuz. Zira Allah işlediğiniz her şeyi görmektedir. Süleyman Ateş Namazı kılın, zekâtı verin; kendiniz için yapıp gönderdiğiniz her hayrı, Allâh'ın yanında bulursunuz, Allâh yaptıklarınızı görür. Süleymaniye Vakfı Namazı düzgün ve sürekli kılın, zekâtı verin. Kendiniz için önceden yaptığınız her iyiliğin karşılığını Allah’ın katında bulursunuz. Yaptığınız her şeyi gören Allah’tır. Tefhim-ul Kuran Dosdoğru namazı kılın, zekâtı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah katında bulacaksınız. Hiç şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı görendir. Ümit Şimşek Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için şimdi ne hayır işlerseniz, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz ki Allah sizin yaptıklarınızı görmektedir. Yaşar Nuri Öztürk Namazı kılın, zekatı verin. Öz benlikleriniz için önden gönderdiğiniz her hayrı, Allah katında bulacaksınız. Hiç kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir. En üste taşıEn alta taşıBu yazarın mealini okumaya devam et Bir sureye/ayete tıkladığınızda mealler ilk başta yazar ismine göre alfabetik olarak sıralanır. Yazar isminin solundaki kutucuğu yukarı/aşağı taşıyarak sıralamayı istediğiniz gibi değiştirebilirsiniz. Tarayıcınızın çerezlerini silmediğiniz sürece tercihiniz daha sonraki ziyaretlerinizde hatırlanacaktır. Ayrıca bir yazarın ismine sağ tıklayarak bu yazarın mealinin en üstte veya en altta görünmesini de sağlayabilirsiniz.
Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır. Ve-iżâ kîle lehum âminû kemâ âmene-nnâsu kâlû enu/minu kemâ âmene-ssufehâuk elâ innehum humu-ssufehâu velâkin lâ ya’lemûneOnlara, inanan insanlar gibi siz de inanın dendi mi, derler ki Akılsızlar gibi biz de mi inanacağız? Bilin ki aklı az olanlar onlardır ama bilmezler. Onlara; “siz de diğer insanların iman ettiği gibi iman edin, asırlar boyu milyarlarca Müslümanın ve binlerce ulemanın icma ve ittifakla yürüdükleri Hakk yola girin” denildiği zaman; “Biz hiç, o bayağı ve aşağı kimseler gibi iman eder miyiz? Biz bu dine ve davaya öyle sıradan ve aklı noksan basit insanlar gibi inanıp, onlar gibi hareket edemeyiz” derler. Halbuki asıl ayarsız ve akılsız olanlar kendileridir, fakat farkında değildirler, bunu “Müslümanların inandığı gibi inanın” denildiğinde “Şu beyinsizlerin inandığı gibi mi?” diye cevap verirler. Gerçekte onlardır dar görüşlü beyinsizler, ama bunu “Siz de tanıdığınız insanların iman ettiği gibi iman edin, imanlarınızda samimi olun” denildiği zaman “O akılsızların iman ettikleri gibi mi iman edecekmişiz” derler. Bak hele! Onlar, asıl onlar akılsızdırlar. Fakat nasıl bir akıbete uğrayacaklarını kişilere "İnsanların gerçek mü'minlerin iman ettiği gibi siz de iman edin" denildiğinde "Aşağılık kimselerin iman ettiği gibi mi iman edeceğiz?" diye söylerler. İyi bilin ki, aşağılık kimseler bizzat kendileridir ama bunu yine onlara 'İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin' denildiğinde 'Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?' derler. Bilin ki, gerçekten asıl kendileri düşük-akıllılardırlar; ama insanların Muhacirlerin= Mekke'den hicret eden sahabilerin ve Ensar'ın = Medine'li Ashab'ın iman ettiği gibi, siz de iman edin, denildiği zaman kendi aralarında “-Biz, akılsız cahillerin iman ettiği gibi iman edermiyiz?” derler. Doğrusu akılsızlar, sefihler onlardır ve lâkin “İnsanların inandığı gibi inanın” denildiğinde, “Bu aptallar gibi mi inanıyoruz? Biz daha iyi inanıyoruz.” derler. Kesin olarak bilinsin ki; onlar aptalların ta kendileridir. Fakat kendi durumlarını “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin!” dendiğinde, “Biz hiç beyinsizlerin iman ettikleri gibi iman eder miyiz!” derler. Biliniz ki, beyinsizler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler.Başka insanlar gibi, sizler de inanınız» denilince onlara, Biz de alıklar gibi inan mı getirelim?» demektedirler, iyi bil ki, alık onlar, şu var ki bilmiyorlarOnlara “Mü'min insanların inandıkları gibi siz de iman edin.” denildiğinde “Biz de şu dar kafalıların inandığı gibi mi iman edelim?” derler. İyi bilin ki asıl dar kafalılar hiç şüphesiz onların kendileridir; fakat bunu bilmezler. Bkz. 26/111Kendilerine herkes gibi îmân idiniz denildiği zamân biz abdallar gibi mi inanacağız dirler. Halbuki kendileri abdaldırlar ve lâkin "Müslümanların inandığı gibi siz de inanın" denilince de, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?" derler; iyi bilin ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat “İnsanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz de akılsızlar gibi iman mı edelim?” derler.[11] İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bu kısmı, “Onlara, insanların inandıkları gibi siz de inanın” denildiğinde ise, “Biz, akılsızların iman ettiği gibi mi iman edelim? derler.” şe... Devamı..Onlara İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin, denildiği vakit Biz hiç, sefihlerin akılsız ve ahmak kişilerin iman ettikleri gibi iman eder miyiz!» derler. Biliniz ki, sefihler ancak kendileridir, fakat bunu bilmezler veya bilmezlikten gelirler.Kendilerine, "Şu halkın inandığı gibi inanın," denildiğinde, "Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız," derler. Gerçek beyinsizler onlardır; fakat "İnsanların müslümanların inandığı gibi inanın." denilince, "Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsiz kendileridir fakat bunlara nâsın iyman ettiği gibi iyman edin denildiği zaman ya biz o süfehanın iyman ettikleri gibi mi iyman ederiz?» derler, ha doğrusu süfeha kendileridir ve lâkin bilmezlerNe zaman onlara, “İnanan kimseler gibi inanın.” dense, “Biz, hiç aklı ermeyenler gibi inanır mıyız?” derler. İyi bilin ki asıl aklı ermeyenler onlardır; fakat bunun ayırdında insanların müslümanların inandığı gibi inanın» denilince Biz de o beyinsizlerin inandığı gibi mi inanacağız?» derler. Dikkat et ki asıl beyinsizler hiç şüphesiz kendileridir. Fakat “İnsanların mü'minlerin îmân ettiği gibi îmân edin!” denildiği zaman ise “Biz, sefihlerin beyinsizlerin îmân ettiği gibi mi inanıyoruz?”4 derler. Dikkat edin! Muhakkak ki sefih olanlar ancak onlardır, fakat bilmiyorlar.4“Nifaklarının iki yüzlülüklerinin îcâbıyla bu sözlerinde de münâfıklık yapıyorlar. Zîrâ bu sözlerinin zâhirinden dışından Biz dîvâneler değil... Devamı..Onlara “İnsanların inandığı gibi iman edin” denildiği zaman “Aşağı basit seviyedeki beyinsiz insanların inandığı gibi mi inanacağız?” derler. Hâlbuki basit aşağılık beyinsiz olan kendileri olduğu halde, onlar bunu Herkes nasıl inandıysa siz de öyle inanın» denilince, onlar Alıklar nasıl inandılarsa biz de öyle mi inanalım?» derler. Gözünüzü açın, gerçekten alık olanlar kendileridir. Ancak onlar bunu nâs/ın iman ettikleri gibi siz de iman ediniz» denildiği zaman onlar biz o avanaklar gibi iman mı edelim?» derler. Haberiniz olsun ki avanaklar yalnız kendileridir, fakat bunu “İnsanların inandığı gibi siz de inanın” denildiğinde onlar, “Beyinsizlerin [sufehâ]⁹ inandığı gibi biz de mi inanalım?” derler. Hâlbuki asıl beyinsiz onlardır ama farkında bile Sufehâ “Beyinsiz, dar kafalı, ahmak, kafası basmayan, budala, akılsız” gibi anlamlara gelir. Hakaret için “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin” denilince, “Beyinsizlerin iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler. İyi bilin ki asıl beyinsizler kendileridir, fakat onlara, “Gelin şu ikiyüzlülükten vazgeçin ve diğer mümin insanların inandığı gibi siz de hak dine yürekten iman edin! Bırakın artık şu kibir ve inâdı da, vahyin sesine kulak vererek Hakk’ın emrine teslim olun!” denildiği zaman, “Ne yani, şu akılsızların inandığı gibi mi inanalım? Sınırsız zevk ve eğlence içinde hayatı doyasıya yaşamak varken; doğruluk, erdemlilik, fedâkârlık gibi safsatalarla ne diye keyfimizi bozalım? Hem o dar kafalı, yobaz insanlarla aynı inancı paylaşmak bizim gibi üstün kişiliklere yakışır mı?” bilin ki, onlar gerçekten akılsızların ta kendileridir; ne var ki, bunun bilincinde değiller. Onlara -“İnsanlar’ın inandığı gibi inanın!” denildiği zaman -“Sefihler’in / Kendini Bilmezler’in / Beyinsizler’in inandığı gibi inanır mıyız?” dediler. Dikkat edin! Onlar, Beyinsizler onlardır; ama gibilere “herkes gibi siz de inansanıza! “ dendiğinde ise “ beyinsizler gibi mi inanalım yani ? “ diyorlar. Asıl beyinsiz kendileri, bildikleri "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın!" denildiğinde, "Biz akılsızlar gibi iman mı edelim?" derler. İyi bilin ki, asıl akılsızlar kendileridir, fakat bilmezler. Onlara “Şu insanların iman ettiği gibi siz de iman edin.” dendiği zaman “Biz hiç o beyinsizlerin iman ettiği gibi iman eder miyiz!” derler. Dikkat edin! Beyinsizler sadece kendileridir fakat bunu bile yine o münâfıklara “Siz de şu insanların îman ettiği gibi îman edin.” denilince; “Biz de şu budalaların¹ îman ettikleri gibi mi îman edelim?”² derler. Şunu iyi bilin ki, gerçekten asıl budalalar kendileridir. Fakat onlar bunu asla Sefihlik Budalalık, fikirsizlik, görüş ve düşüncede boş şeylere tabi olmak, akıl ile değil de zevk ile hareket etmek demektir. "Sefih" ise aklı vey... Devamı..Onlara “Diğer insanların inandığı gibi inanın!” denildiğinde, “Şu dar kafalıların inandığı gibi mi?” diye cevap verirler. Gerçekte onlardır dar kafalılar, ama bunu bilmezler!Onlara “İman eden insanların inandığı gibi inanın!” denilince, “Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım?” derler. Dikkat edin! Asıl beyinsizler kendileridir, fakat bilmezler. 7/65...68, 11/25...27Kendilerine “Siz de insanların inandıkları gibi inanın!” denildiğinde, “Ya biz, ahmakların inandıkları gibi mi inanıyoruz?” dediler. Bakın![²⁹] Onlar var ya onlar, gerçekten de ahmaktırlar; lâkin bunu bile bilmiyorlar.[29] Elâ tembih edatı, inkârcılar ve ikiyüzlüler için kullanıldığı bağlamlarda muhatabın uyuyan ve uyuşan bilincini ele verir. Bir önceki cümleyi böyl... Devamı..Ve onlara Siz de nâsın imân ettiği gibi imân edin,» denilince derler ki Biz o sefihlerin imân ettiği gibi imân eder miyiz?» Muhakkak biliniz ki sefih olan ancak kendileridir. Fakat zaman onlara “Şu güzel insanların iman ettiği gibi siz de iman edin. ” denilse “Yani o beyinsizlerin inandıkları gibi mi inanalım? ” derler. Asıl beyinsizler kendileridir de farkında değiller. Onlara "İnsanların inandıkları gibi siz de inanın" dense, "O beyinsizlerin inandığı gibi inanır mıyız?" derler. İyi bilin ki, asıl beyinsizler kendileridir; fakat onlara nâsın mü'minlerin îmân itdikleri gibi siz de îmân idin denildiğinde bir takım sefîhlerin 'akılsız câhillerin îmân iyledikleri gibi îmân mı idelim? dirler muhakkak biliniz ki asıl sefîh olanlar onlardır. Ve lâkin bunı Allah’a, diğer insanların güvendiği gibi güvenin.” denince “O akılsızların güvendiği gibi mi güveneceğiz?” derler. Dikkat edin, asıl akılsızlar onlardır ama de insanların inandığı gibi inanın! denilince-Beyinsizlerin inandığı gibi mi inanalım? derler. Dikkat edin! Asıl beyinsizler kendileridir, fakat “Siz de herkesin inandığı gibi inanın” dendiğinde, “O beyinsizler gibi mi inanalım?” derler. Oysa beyinsizlerin tâ kendisi onlardır; lâkin bunu da "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?" derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler onların ta kendileridir; fakat ķaçan eyidildi anlara įmān getürüñ nite kim įmān getürdi ādemįler” eyittiler “ay įmān mı getürelüm nite kim įmān getürdi. beynisüzler bayıķ anlar beynisüzlerdür velākin itdikleri gibi biz daḫı īmān itdik dinildikce onlar kendilerini herkesden ziyāde[...] itiḳād itmeleri‐y‐le biz daḫı aḳılsız cāhiller gibi īmān mı idelim? didiler. Kendi sefāhet ve aḥlāḳsızlıḳlarını ”Başqaları mühacir və ənsar iman gətirdikləri kimi siz də iman gətirin!” –deyildiyi zaman öz aralarında “Biz də səfehlər ağılsızlar kimi iman gətirək?” -deyə cavab verirlər. Ey mö’minlər! Agah olun ki, səfeh onların özləridir, lakin bunu when it is said unto them Believe as the people believe, they say Shall we believe as the foolish believe? Are not they indeed the foolish? But they know it is said to them "Believe as the others believe" They say "Shall we believe as the fools believe?" Nay, of a surety they are the fools, but they do not know36.36 This is another phase of the hypocrite and the cynic. "Faith," he says, "is good enough to fools." But his cynicism may be the greatest folly in th... Devamı..
bakara suresi 11 12 13 ayet meali